Avsnitt
-
Başkalarının senin canını acıtmak için söylediği yargı dolu sözlere üzülüp öfke duysanda günün sonunda kendinden şüphe ettiğin oluyor mu? Sana, benliğine sarf edilen aşağılayıcı, kıyaslayıcı sözleri bir süre sonra kendine sarfettiğini hiç fark ettin mi?
"Kalp denizdir, dil de kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur." der Mevlana
Öfke ve kızgınlık anlarında ağızdan çıkan yaralayıcı ve kırıcı sözler içerde olanın coşkun denizler gibi dalgalanıp kıyıya yani dile vurmasıdır aslında. “Öfke anında söyledim, söylediklerimde samimi değildim “ der kişi bu bel altı vuruşlara ama denizde yani içerde olan kıyıya yani dile vurmuştur bir kere… Kalpte olanlar, baskı anında (tartışma, kavga , öfke anlarında) açığa çıkıp kıyıya yani dile , söze vuranlar ve yarattığı görünmez yaralar üzerine… -
Yılın başka hiçbir zamanı, yeni yıla girerken olduğu kadar yeni kararlar aldırtmıyor insana. Ne çok hedefler ve beklentiler koyarız kendimize! ‘Bu yıl kesin zayıflayacağım.’ “Bu yıl artık sevdiğim işi yapacağım.” “Bu yıl hayır demeyi öğreneceğim insanlara ‘’ “yeni yıla nasıl girersen öyle devam edermiş mantığıyla büyük umutlarla gireriz, Yıl değişince, her şeyi değiştirmek için bir eşik noktası haline geliverir. Bunun olumsuz bir yanı yok elbette. Buraya kadar her şey aslında çok güzel. Peki, bundan sonra ne oluyor da bu kararlar yeni yılın ilk günlerinde başarısız bir denemeyle rafa kaldırılıyor.
Neden yeni yılda koyduğumuz hedefleri başaramıyoruz? -
Saknas det avsnitt?
-
Mutluluk ve huzur mümkün mü? Erich Fromm "Başka birine kendime yetemediğin için bağlanıyorsam, karşımdaki insan "kadın yada erkek" can kurtaran olur ama aradaki bağ gerçek sevgi bağı olmaz" der. Kurtarıcılar arar, kendisinde eksik olanı, ihtiyaç duyduğu şeyi birinde bulduğunda adına sevgi der . Ihtiyaç giderildiginde yada karşılanmadığında sevgisinden vazgeçer. Ebeveyninin gözünde, sözünde onay alamayan bireyler başkalarının özünde, sözünde, gözünde kendi değerini arıyor ve adına sevgi diyor . Peki sizin sevgi tanımınız nedir ? Sevgi tanımı üzerinden huzur ve mutluluk arayan ve aynı kısır döngüde dönüp duranlar için bu podcast ... Neye sevgi diyoruz ve niçin seviyoruz? Mutluluk ve huzur mümkün mü? Döngüyü değiştirmek mümkün mü?
-
Acı çektiğimizde, şifa bulmak adına başladığımız yolculuk özünde bir “kendini bilme” serüvenidir. Önceleri hepimiz yaralarımızı sağaltacak ‘’dıştan gelen şifa’’nın peşine düşeriz. Oysa aldığımız şifa bizi geçici olarak iyi etse de, korkumuzu ve kırılganlığımızı gidermez. Varılan noktada iyi olmak için başkalarını iyileştirmek gerektiğini öğreniriz. Verdiğimiz şifa özdeğer duygumuzu arttır ve yaşamımızın bir anlamı olduğunu bize farkettirir. Yaralı şifacı Chiron un hikayesini anlattığım bu podcast te belki de kendimize dair bulacaklarımız vardır. Hayata aynı açıdan değil aynı acıdan bakmış olanlar anlaşır. Unutma! Dert neredeyse derman da orada.
-
Bize Korku içinde yaşamanız öğretildi. Güçlü olanın kazandığı, başarının en kurnaz olana ait olduğu, zaferin ancak güçlülerin tekelinde olduğu öğretildi ve dua ve niyetlerimiz bu isteklerle mayalandı. En sevecen olanın kazandıkları hakkında hiç birşey öğrenemedik. En güçlü, en zeki, en kurnaz, en başarılı, en güzel olmaya çalışıyoruz ve bunu dualarımıza ekliyoruz. Ama herhangi o kişi olamadığınızda, kaybetmekten korkuyoruz. O arzu edilen olamamak kaybetmekle eş değer diye öğretildi çünkü. Korkunun düşüncelerini seçiyorsunuz. Sevgiden kaynaklanan düşünceleri seçtiğinizde yaşamı sürdürme çabasından daha öteye geçeceksiniz, kazanmaktan, başarmaktan daha öteyi gerçekleştireceksiniz. "TANRIYLA SOHBET" .... Dualarınızı hangi korkularla mayalıyor ve isteklerimizle imtihanlar oluşturuyoruz ? Işte hepimize iyi gelecek "Öz sevgi duası"
-
Yüzleşmekten kaçtığımız, halı altına süpürdümüz tüm duygular yaşamımızı kontrol altına alır, çığ gibi büyüyerek. Gölge taraflarımızla yüzleşmek acı verir çünkü onu çocukluğumuzda maskelemeyi öğrendik. Öfkemiz, kıskançlığımız, hayal kırıklıklarımız, tutamadığımız yaslarımız, yaşadığımız zayıflıklar... Değil başkalarına, kendimize bile gösterecek, kabullecek cesareti bulamıyoruz. Olduğumuz hal ile olmayı istediğimiz hal arasındaki o yaman çelişki... Anlaşılmak istiyoruz ama daha kendi gölge yönlerimizi bile kucaklamayı ve yaşadığımız duyguların ardındaki ihtiyacı anlayamıyoruz. Birinin bizim için bizi anlamasını şefkat göstermesini istiyoruz... Bunu senden başka kimse sunamaz sana... Omzunda hissettiğin o sıcak el kendi elin olsun.
-
Çoğu kişinin hayatında unutamadığı bir flörtü, sevgilisi olmuştur. Aniden gelen ayrılık, beklenmedik bir bitiş veya henüz söylenmeyen son söz… Dostça biten ve dramatik sonlanmayan ilişkilere nazaran neden yarım kaldığını düşündüğümüz ilişkilerimizi daha çok hatırlıyoruz? Neden eskiyi tamamlamadan yeniye sağlıklı bir başlangıç yapamıyor, geçmişin etkisini yeniye taşıyoruz ? Işte sebebi
-
Bizler Karmik Bağlarımızı, ebedi ilişkilerimizi yönetmek ve onlardan gerekli dersleri almak için oluştururuz.Karmik ilişkiler aslında bir ayna görevi görür. Bunlar aile bireyleri de olabilir, akrabalarınız, arkadaşlarınız, gönül iliskisi kurdugunuz kişiler de olabilir. Karmik bağı oluşturan dinamikleri anlarsak bu gereksiz korkulardan da kurtuluruz.
“Karma çoğu kez başka bir insana zarar veya acı verdiğimiz ve de kendi irade özgürlüğümüzü dayatmak için onun irade özgürlüğünü ihlal ettiğimizde meydana gelmektedir. Aslında irade özgürlüğünün doğru kullanılışı sadece kendimiz için değil, olaya dahil olan herkes için en iyi olanı arayıp bulmakla ilgilidir. Başkalarına çektirdiğimiz acıyı biz çekmek zorunda kaldığımızda ise, ruh düzeyinde, bu eylemimizin ne kadar yanlış olduğunu ve böyle bir şeyi bir daha yapmasamız gerektiğini anlamaya başlarız. Bu, ruh varlığının gelişme yollarından biridir.”
Çalışmalara başlamadan önce seçimlerinizde Dürüstlük, Hakikat, Merhamet, Adaleti fark etmek, dengeye gelmek, basiret yeminleri/sözlerinden özgürlestirmeniz fayda verecektir. Bunun için öncesinde Duygusal temizlik meditasyonu yapmak destekleyici olacaktır. -
Şifa hayal edebileceğinizden daha basit ve hayal edemeyeceğiniz kadar derindir. Ruhun sevgisi teknigi bu zamana kadar yaptığınız en basit ve etkili kendi kendine yardım ve iyileşme tekniğidir. Tüm evren kollektif düşünce süreçlerinin ve kollektifin bir tezahürü. Biz bir bilinç uzantısıyız ve tüm sistemin ayrılmaz bir parcasıyız . Bizdeki bir iyileşme eninde sonunda evreni etkileyecektir. Bu çalışmada önce kendi kişisel iyilesmemizi gerçekleştirip sonrasında etrafımızı çevremizi ve evreni şifalandırıyoruz.
-
Geçmişimizden kalan duygusal çöpler üzerimize yapıştırıcı misali benlik algimizdan, kişisel kimligimizden ayrılmaz hale gelecek kadar yapışıp kalır ve hayatımızı yönetmeye başlar. Kapatmaya, gizlemeye çalıştığımız veya yüzleşmekten kaçtığımız geçmiş acıların, travmaların yarattığı toksik zehirlenme,
hayatımızı da zehir eder. Bize kendimizi güçsüz, beceriksiz, kederli ve mutsuz hissettirerek hayatın iyi yanlarını görmemizi
engeller. Kolay uygulanabilir duygusal temizlik meditasyonunun amacı geçmişten veya şimdiden gelen deneyimleri kendinizi aşağılamadan suçlamadan cezalandirmadan dönüştürüp yaşamın kontrolünü elinize almaktır. Sağlıklı ve doyurucu bir yaşam sürebilme becerisi kendimize yük yaptığımız veya geçmişten satın alıp hayatta kalma stratejisi olarak tutunduğumuz duygusal çer çöpten özgürleşmek ile mümkün. Düzenli yapıldığında Ilahi benliğinle iletişime geçmeni destekleyecek, evrenin işaretlerini fark etmeni kolaylaştıracaktır. -
Hayat enerjimiz anlamına gelen aura, tüm canlıların sahip olduğu, fiziksel bedenin dışını kaplayan fakat gözle görülemeyen elektromanyetik bir enerji alanıdır. Bütünsel anlamda iyi olma halimiz için dengeli ve sağlıklı olması gereken auramız da vücudumuzun kalanı gibi bakıma ihtiyaç duyar. Etrafımızı kaplayan enerjisel alan, auramız gün içerisinde maruz kaldığı negatif enerji, düşünceler ve tüm diğer farklı etkenlerden dolayı kirlenebilir. Bu kirlenme elbette fiziki boyutta bir kirlenme değil, enerjisel olarak yaşanır. Aura temizliği iç sessizliğe ulaşmamızda bize yardımcı olur ve böylece kişinin yüksek bilinci ile iletişim kurmasına izin verir. Bedenimiz sünger gibidir enerjileri emer. Düşünceler, duygular enerjimizi kirletir. Kalıcı tıkanıklık sağlıksız ve hoşnutsuz hissetmemize neden olur. Bu enerji kirliliğini temizlemek ruhun zihnin ve bedenin dengede olmasına destek olur. Aura temizleme meditasyonu bunu sizin için kolaylaştıran bir teknik...
-
Hayatı otomatik pilotta yaşıyoruz çoğu zaman. Ne yaptığımızı fark etmeden. Sanki bütün tuşlarımıza basılmış gibi. Otomatik pilotta yaşadığımızda hayat fark etmeden yanı başımızdan akıp gider. Beden tarama, geçmiş ve gelecek arasında savrulan zihnimizi, ‘şu an’a çekmek için fırsat sunar. Günlük hayatın koşturmasında bedenimizden kopmamız çok kolay, onun nasıl hissettiği çoğu zaman duyumsayamıyoruz. Beden Taraması pratiği dikkatimizi bedende fark etmediğimiz alanlara yönlendirip, bedenin deneyimlediklerini şefkatli bir farkındalıkla gözlemlememiz için bize alan tanır. Güne başlarken veya uyumadan önce düzenli olarak yapacağınız bu egzersiz ile nöronlar arasında yeni bağlantılar kurulmasını sağlayabilir ve zihnin anda kalma kabiliyetini geliştirebilirsiniz.
-
Samimî sıcak kanlı toplumların bir çok avantajı vardır elbette ama büyük dezavantajlarını birlikte getirir . En büyük dezavantaji sınırların suistimal edilmesidir samimiyet yakınlık misafir perverlik adı altında... Artık bey, hanım hitaplarını kaldıralım mı diyerek ilk adımı atar kişi bu artık resmiyeti istemeden yakınlık kurmanın habercisidir ve kişi sınırlarını korumayı bilmiyorsa karşı tarafın bu talebi ile kendi öz sınırlarını suistimale açık hale getirebilir ... Türkiye de samimiyet ve sınır sorunları birbirine karıştırılır . Gönül Sonzamancı ile sınırlarımıza farklı bir bakış açısı
-
Bakımımızı üstlenenlerin gözünde sözünde onay ararız. Yaptığımız her eylem takdirle, alkışlarla karşılanır ve buna alışırız hep isteriz. Değerimizi belirleyen bu alkışlar, onaylar zannederiz ve dış dünyadan bekledigimizi alamadığımız da eylemlerimizden ve hatta kendimizden vazgeçme noktasına geliriz. Zaferleri çalışmış ebeveyninin gücünü manevi anlamda arkasında hissedemeyen onay için sevgi ve takdir için başarıdan başarıya koşan, başka gözlerde, sözlerde, onaylarda kendini arayan tüm yetişkin çocukların içindeki çocukla buluşması dileğiyle...
-
Kadına şiddete karşıyız ama kadın nedir kadının gerçeği nedir bilmeyiz Kendi geleceğimize yabancıyız. Erkekler ağlamaz erkek adam güçlü olur tabirlerini erkeği yücelten sözler olarak görürüz ama içindeki gizli şiddeti görmezden geliriz ... Katili tanıyoruz ve ona kendimizi teslim ediyoruz ve şiddet dayanılmaz bir hal aldığında yardım çığlıkları atıyoruz? Kendimize reva gördüğümüz duygusal şiddet kaçınılmaz sonu hazırlar ...
-
Kadına şiddette kadının rolü nedir ? Neden şiddet mağdurları saldırıyı daha önce durdurmuyor ? Mazoşist olduklarından mı acıyı sevdiklerinden mi ? Gerçek hiçte öyle değil
-
Sen kimsin? Başkalarından beklediğin neyse kendinden sakındığın odur. İhtiyaçlarının farkında mısın? Nesin ve kimsin?