Avsnitt
-
ODTÜ'deki öğrencilik yıllarında yaklaşan Leonid meteor yağmurunun haberini alan Erkcan Özcan ve arkadaşları, yıldızları izlemek için şehir ışıklarından uzak bir yer ararlar. Okulun ormanlık alanının yakınındaki kullanılmayan bir taş ocağında toplanırlar. Ancak gece boyunca sadece yıldızları değil, soğuk hava, sönmek üzere olan bir ateş ve beklenmedik bir köpek sürüsüyle mücadele ederek hayatta kalma yöntemlerini keşfederler. Şehirde büyümüş birkaç saftirik mühendisin doğa ile imtihanına gülerek eşlik ediyoruz.
Bizi sosyal medyadan takip edin:
Artisan
Prof. Dr. Erkcan Özcan
Reklam ve iş birliği için tıklayın
-
Kuzeni Pelin’in Amerika’daki lise mezuniyetini kutladıktan sonra üniversitesine dönmekte olan Erkcan Özcan, benzinlikte mola verdiğinde yolculuğunun gidişatını değiştirecek bir adamla tanışır. Bu şekilde geçirdiği birkaç saat, sıradan bir yolculuktan çok varoluşsal sorular sormasına neden olan bir deneyime dönüşür. Tanımadığı bir adamla kafasında canının hesabını yapan Erkcan Özcan’ın karanlık ormanlar arasında geçen bu gerilim dolu macerasına eşlik ediyoruz.
Bizi sosyal medyadan takip edin:
Artisan
Prof. Dr. Erkcan Özcan
Reklam ve iş birliği için tıklayın
-
Saknas det avsnitt?
-
Erkcan Özcan, eşinin kongresi sebebiyle bulunduğu Çin’den yakın arkadaşının Ankara’daki düğününe yetişmek üzere havaalanına gider. Ancak beklenmedik bir şekilde kendini Kahire uçağında bulur. Düğüne saatler kala dünyada hiç kimsenin haberi olmadan bambaşka bir ülkede olan Erkcan Özcan, acaba yetişebilecek mi? Havaalanı stresinin ne kadar gerçek olabildiğini bu bölümde iliklerimize kadar hissediyoruz.
Bizi sosyal medyadan takip edin:
Artisan
Prof. Dr. Erkcan Özcan
Reklam ve iş birliği için tıklayın
-
Bilim insanı Erkcan Özcan'dan bilim dinlemeye alıştık, bu sefer insan dinlemek için kolları sıvıyoruz. Hayatı paylaştığı dostlarıyla ve moral desteği alıp verdiği öğrencileriyle yaptığı kişisel sohbetlerdeki neşeli, şaşırtıcı ve düşündürücü anılarını ve hayata bakışını, bu sefer mikrofon karşısında anlattırıyoruz.
Bu sohbetlerde "Söylediklerimde mümkünse atladığım bir şey kalmasın, yanlış anlaşılmalar asgari seviyede olsun, bilimsel tarafsızlık önce gelsin" diye sözcüklerini tek tek seçmeye özen gösteren Erkcan Hoca yok. İnsan beyninin bir kamera olmadığını, hatıralarda veya onların aktarımında eksikler veya hatalar olabileceğini bilen ve bu yüzden de bu kişisel hikayelerini, biraz da çekinerek ama yüreğinden neyse öyle aktaran Erkcan var. "Abi o tam öyle değil, şöyle olmuştu" diye eski dostlarının eksikleri gidereceklerini, dinleyenlerin "Hocam o nasıl oluyor, hele biraz daha desene" diye konular çıkaracaklarını ve bu sayede hikayelerin kollektif bir kompozisyon oluşturacağını ümit ediyor. Tam da bu yüzden, sosyal medyada her konu başlığı için açılan gönderilerin altında öğrencileriyle birlikte fırsat buldukça sohbeti sürdürmeyi planlıyor. Hayatta, kendisinin tabiriyle her birimiz için "başımızdan bir çok olay geliyor", yani başımıza geliyor ve sonra başımızdan geçip gidiyor. Gündelik hayatın yoruculuğu ve tekdüzeliği arasında hayata gülerek bakmamızı sağlayan komik kazalar, şaşırtıcı tesadüfler ve beklenmedik olaylar arada kaynayıp unutuluyor. Bu paylaşımların, sizin de kendi günlük maceralarınızı farklı bir gözle görmenizi sağlaması dileğiyle, kollektif olarak yazılacak yeni bir hikayeye adımımızı atıyoruz. Bakalım buradan nasıl başka bir yere gideceğiz? Bu sohbetlerden belki başka çıktılara birlikte ulaşacağız. Keyifle dinlemeniz ve katkı vermeniz dileğiyle...
Bizi sosyal medyadan takip edin:
Artisan
Prof. Dr. Erkcan Özcan
Reklam ve iş birliği için tıklayın